Atalarımız; "Kar senesi,var senesi" demişler. İyi de demişler. Kar, kimine göre sevinç, umut, kimine göre ise zulüm ve işkence...
Çocukluğunun,gençliğinin büyük bölümü kar bölgedinde geçmiş biri olarak söylüyorum;
Kar, insanı gençleştirir, kıpır kıpır eder. Karda mahzur kalanı, yiyecek, yakacak, barınma vb.sıkıntısı çekeni ayrı tutarsak, kar iyi ki yağdı, daha da yağacak. Kar yağar da türkülenilmez mi:
"Kar yağar bardan bardan,
Yollar kapandı kardan,
Ne gelen var ne giden,
Haber gelmiyor yardan."
Bir başkası:
"Kar yağar kar üstüne,
Derdim var dert üstüne,
Cellat boynumu vursa,
Yar sevmem yar üstüne."
Ya şuna ne demeli?
"Kar yağıyor yağıyor,
Abamı giyeceğim.
İhtiyara varıp da,
Baba mı diyeceğim?!
Koca karı alıp da,
Ana mı diyeceğim?!"
Bu kar sohbetini bir de kar fıkrası ile süsleyelim bari. Nasrettin Hoca bir gün sohbette etrafındakilere:
-Bu gece bir yemek icat ettim, fakat yemeğimi ben de beğenmedim! Der demez etrafındakiler:
-İlahi Hoca,hem yemek icat ediyor,hem de yemeğini beğenmiyorsun.Allasen nedir icat ettiğin yemek? Dediklerinde Hoca:
-Karla ekmek yemeği! der.