Kanlıgeçit savaşında bir tümen askerin Antep’e gitmesinden sonra Osmaniye’de Fransız askerinin sayısı hayli azalmıştı. 150 Fransız, 200 Ermeni, 200 Cezayirli asker kalmıştı.
Camide, meydanda duygusal karşılaşmalarına, İslam kardeşliğine dair onca olayın yaşanmasına rağmen Fransız sömürgesi Cezayir’den getirilen Müslüman askerler maalesef hala düşman safındaydı.
Fransız askerlerinin elinde 8 makineli tüfek ve 5 top vardı. Toplar; Toprakkale ve Hasanbeyli yollarında, şehre hâkim Kabaktepe’de, Mamure ve Osmaniye İstasyonlarında bulunmaktaydı. (77)
Osmaniye’de bir sükûnet dönemi başladı.
Bazı parçaları tahrip olsa da Deli Top’a hala ihtiyaç vardı. Deli Top’un tamiri için Hasan Çavuş, Ceyhan/Kürekkalesi’nde tahrip olan diğer topun parçalarını getirdi. Tamir edilen top 3 Aralık 1920 günü Domuzludağı’ndaki Topyeri mevkiine tekrar yerleştirildi. (78)
Ankara Antlaşması
3 Şubat 1921 günü Bahçe Kaymakamı Nurettin Bey’in 2. Kolordu Komutanlığına aktardığı bilgilere göre, düşman ağırlıklarını Mamure’den ve Osmaniye’den çekmekteydi.
Fransızlar, Osmaniye’deki istihkâmat ve tel örgüleri tamamen tahrip etmiş, Toprakkale, İskenderun ve Dörtyol’dan 400’den fazla kuvveti Antep’e göndermişti. (79)
Şehirdeki tel örgülerin sökülmesi milli mücadelenin geleceği için anlamlı bir işaretti…
Aslında Fransızların 1921 yılı Temmuz ayından sonra Osmaniye’yi terk edeceği söylenmekteydi. Hacı Hüseyin Efendi’nin Molla Mustafa (Doğar) ile gönderdiği habere göre, düzenlenen barış konferansında düşman; Bursa, Bilecik, Adana, Antep ve Osmaniye’yi terk edecekti. 2. Kolordu Komutanı Selahattin Adil Bey de görevlilerin rehavete kapılmaması için uyarılar göndermekteydi.(80)
Güney Cephesi Komutanı Selahattin Adil Bey’in raporunda; Fransız General Gouraud’un on günden beri Lazkiye ve Antakya ovasında hazırlık içinde olduğu, bölgenin iki aya kadar tahliye olacağı, İslam ve Hıristiyanların birbiriyle iyi geçinmeleri lazım geldiğine dair çalışmalar yaptığı belirtilmişti.
Sağ kolunu Marn savaşında, sağ gözünü Verdün savaşında, sol bacağını Çanakkale savaşında kaybeden General Gooraud Fransızların Suriye Yüksek Komiseri idi.
Ankara antlaşmasının öncülerinden General Gouraud çok tecrübeli bir komutan idi. General Gouraud’un daveti üzerine Dr. Ahmet Bey (Alkan) başkanlığında Alibekiroğlu Dede Efendi’nin de bulunduğu 8 kişilik Osmaniye heyeti Beyrut’a gitti.
“Fransızlar Osmaniye’nin seçkin şahsiyetlerinden bir heyet tertip etmiş, heyet hareketinden önce milliyetçi doktor Ahmet Alkan’dan gereken direktifi almış, Beyrut’ta isim etiketleri oturacakları koltuklara konmuş, bu heyete Fransızlar aşırı derecede misafirperverlik göstermiş, heyetten umdukları cevabı alamamışlar. ‘Halk hiçbir devletin işgaline razı değil’ denmiş.
Beyrut dönüşü Müftü Hacı Ahmet babama bildirirken dinledim.”(81)
Anadolu’da o yıllarda mandacıların propagandası etkili idi. Öyle anlaşılıyor ki tecrübeli General Gouraud Osmaniye halkının Fransız mandacılığını isteyip istemediğini öğrenmek istemişti.
“Aynı tarihlerde Osmaniye Bölge Komutanı’nın verdiği bilgilere göre Osmaniye’deki bazı Müslümanlar Fransızların kalmaları için Guvernör’e müracaatta bulunmuştu.” (82)
Dr. Ahmet Bey (Alkan) eğitimli, bilgili, vatansever ve milliyetçi bir şahsiyetti. (83)
Osmaniye’yi hakkıyla temsil eden Dr. Ahmet Bey halkın düşüncesini General Gouraud’a açık ve net olarak ifade etmişti.
Fransızların, Çukurova’da kaldığı sürece hem askeri, hem de maddi açıdan büyük kayıplara uğrayacakları belli idi.
Fransız Hükümeti ile Ankara Hükümeti arasında 20 Ekim 1921’de Ankara Antlaşması imza edildi.
Fransa Hükümeti adına Hanry Franklin Bouıllon ile Ankara Hükümeti adına Dışişleri Bakanı Yusuf Kemal (Tengirşek) tarafından imza edilen 13 maddelik Ankara Antlaşması'nın 8. maddesi gereğince Fransızlar, Payas-Kilis hattına kadarki şehir ve kasabaları tamamen terk edecekti.
Tahliyeler
Şehir ve kasabaların tahliyesindeki usul ve esasların tespiti için 20 Kasım 1921 günü Türk ve Fransız heyetleri Tarsus/Yenice İstasyonu’nda bir araya geldi. 9 maddelik “Tahliye Protokolü” imza edildi. Fransız Doğu Orduları 1. Tümen Komutanı General Duffieux'nun 29 Mart 1921 tarih ve 270 sayılı “Özel binalara Türk bayrağı asılmasını yasaklayan” beyannamesinin 4 Ocak 1922 tarihine kadar geçerli olması da protokole eklendi. (84)
Türk birliği 20 Aralık 1921’de Adana şehrine girdi.
Resmi tören yapılmasını beklemeden Adanalılar bayrağımızı Hükümet Konağı’na çekti.
Çukurova’da resmi törenle ilk bayrak 27 Aralık 1921’de Tarsus Hükümet Konağı’na çekildi. Komutan Muhittin Paşa, tören için yeteri kadar asker alıp trenle Adana’dan Tarsus’a gitti. Tarsus meydanında toplanan halkın coşkulu alkışları arasında Muhittin Paşa bir subayın elinde duran bayrağı üç defa öptükten sonra göndere çektirdi.
Muhittin Paşa’nın yaptığı konuşmanın ardından Tarsus Müftüsü Hilmi Efendi dua etti. Duanın sözleri çok anlamlı idi:
“Görmek için yarattığın gözlerimiz Türk ülkesinde daima hilalli bayrağı görsün Yarabbi!
İşitmek için yarattığın kulaklarımız misak-ı millimiz içinde bulunan yerlerin de kurtuluş haberlerini duysun Yarabbi!
Yürümek için yarattığın ayaklarımız Türkiye’nin her yerinde rahatça yürüyebilsin Yarabbi!
Tutmak için lütfettiğin ellerimiz bütün şehirlerimizde anavatana kavuşması tebrikini el sıkarak tatsın Yarabbi!” (85)
Hükümet Konağına Bayrağımız Çekildi
Tahliye Komisyonu’nun kararına göre Osmaniye’deki Cebelibereket Hükümet Konağı’na 29 Aralık 1921 günü bayrağımız çekildi.
Osmaniye’den gidecek ilk Fransız kafilesi, İstasyonda verilen ziyafetin ve kuvayı milliyecilerin çok etkileyici cirit gösterisinin ardından Mersin Limanı’na gönderildi.
Cebelibereket Hükümet Konağı olarak kullanılan Mehmet Eminler Hanı’nın önünde toplanan halkın milli coşkusu zirvedeydi. Hükümet Konağı’ndaki Fransız bayrağı kendileri tarafından indirildi.
Bayrak töreni coşkusunu Yeni Adana gazetesinden okuyalım:
“Kasabalarının tahliye edileceğini duyan Osmaniye halkı geceden itibaren sokaklara döküldü. Yakındaki bütün köyler ve nahiyeler halkı da kasabayı doldurmuş, Osmaniye o zamana kadar böyle kalabalık bir gün görmemişti. Çarşı, evler ve caddeler baştanbaşa renkli halılar, kumaşlar ve defne dallarıyla süslenmişti. Kasabayı tahliye edecek olan Fransız askeri kuvvetleri, memurlar ve halk tarafından İstasyon’a kadar geçirildi. Burada Fransız askeri heyetine bir ziyafet verildi ve bir cirit oyunu gösterisi yapıldı.
Bu sırada uzaktan (Koşu Meydanı tarafındaki yoldan) milli kuvvetlerin geldiği görüldü. Halk ve memurlar kahramanlarımızı karşılayıp büyük bir hasretle kucaklaştılar. Pek çok kimse gözyaşları döküyordu.
Müftü Yusuf Ziya Efendi tarafından Mustafa Kemal’in başarılarının devamını dileyen bir dua okundu ve kurbanlar kesildi.
Halkın alkışları arasında askerlerimiz Alay Merkezi’ne doğru ilerledi.” (86)
Meydanda toplanan halkın; Hükümet Konağı’ndaki göndere bayrağımızın çekilişine tanıklık etmek isteyişi, dalgalanan bayrağımızı sevinç gözyaşlarıyla seyredişi, Müftü Yusuf Ziya (Başlamışlı) Efendi’nin yaptığı duaya bir ağızdan “Âmin” deyişi benzeri görülmemiş millî ve ilâhî bir tablo idi.
Osmaniye’nin Zafer Günü: 7 Ocak
7 Ocak 1922 günü son Fransız kafilesi de Osmaniye İstasyonu’ndan gönderilmişti.
“7 Ocak 1922 Perşembe günü Mutasarrıf Ali Suat, Mıntıka Kumandanı İbrahim Mete, Hükümet Doktoru Ahmet Alkan, Belediye Reisi Ahmet Hamdi Çalık ve dahi binlerce vatanperver vatanda Osmaniye’ye gelerek senelerdir görülmeyen sevgili ve şanlı bayrağımızı eski şerefli mevkiine astılar. Bu suretle Osmaniye ebediyen hürriyet ve istiklaline kavuşmuş oldu.
Bu uğurda çalışıp uğraşanları minnetle ve hürmetle anmak en mukaddes insanlık borcumuzdur.” (87)
Bu şanlı tarih Osmaniye'nin kurtuluş günü kabul edildi.
Osmaniye’nin kurtuluş gününün 7 Ocak 1922 tarihi olmadığına dair kimi iddialar çeşitli zamanlarda dillendirildi.
Adana’nın kurtuluş tarihinin de 5 Ocak 1922 olmadığı kimileri tarafından söylendi. Hatta Adana’nın kurtuluş günü olan 5 Ocak tarihine Çukurova’nın kuvayımilliye komutanlarından Yarbay Ali Ratıp nam-ı diğer Tekelioğlu Sinan Bey Adana Milletvekili iken 1958’de itiraz etmiş, Dâhiliye Vekâletine bir yazı göndererek Adana ve havalisinin Kurtuluş Bayramının 20 Aralık’ta kutlanması gerektiğini bildirmişti.
Merhum Kasım Ener diyor ki;
“Türk Birliğinin 20 Aralık 1921’de Adana şehrini teslim alışını göz önünde tutarak 5 Ocak kurtuluş bayram gününün yanlış olduğunu ileri sürenler vardır.
Ankara Antlaşması’nın uygulanması sırasındaki olaylar ile politik durum incelenmeden bu iddialar doğru görülebilir. Nitekim 1958 yılında İçişleri Bakanlığı törenin 20 Aralık’ta yapılmasını bildirmişti. Ancak bu istek halk üzerinde büyük tepki yarattı.
Askeri birlikler Mersin ve Payas’a çekilme işlemini bütünlememişlerdi. Her iki devlet arasında kurulan iyi ilişkileri etkilememek için bunlara hoş görürlük yapılıyordu. Ve hatta bazı şımarıkça davranışlara göz yumuluyor, dostluğun berelenmemesine çalışılıyordu. Bu nedenle vatandaşların hürriyeti bir hayli kısıtlanmıştı. Örneğin Valilik ve Komutanlık binalarından başka yerlere bayrak asılmasına izin verilmemişti. Hazırlanan Zafer Taklarının kurulmasına müsaade edilmemişti.
5 Ocak halkın onaması ile kurtuluş bayramı olarak kabul edilmiştir. Bundan ötürü Atatürk zamanında TBMM’den 5 Ocak için heyetler gelmiştir.” (88)
Osmaniye’nin kurtuluş gününe itirazın reddi için de benzeri gerekçeler geçerlidir.
Çünkü Osmaniye’de Cebelibereket Hükümet Konağı’na bayrağımızın çekildiği 29 Aralık 1921 günü Fransızların tamamı henüz şehri terk etmemiştir. Halkın özgürlüğü ve Osmaniye’nin kurtuluşu henüz gerçekleşmemiştir. Tahliye Komisyonu’nun kararının son paragrafındaki “4 Ocak 1922 tarihine kadar” özel binalara bayrak çekilmesi yasağı devam etmiştir. Hatta Hükümet Konağı'na bayrağımızın çekildiği 29 Aralık günü Mehmet Vehbi (Okur) dükkânına bayrak asmak istemiş, Konyalı Şıhbaba da Türk askerlerini karşılamak için bayrakla gelmiştir. Yasağın devam ettiğini hatırlatan Guvernör Andrea'nın uyarısı ile bu bayraklar indirilmiştir. (89)
Ayrıca Osmaniye'nin 19 Aralık 1918'de işgal edildiği 7 Ocak 1922 günü tahliye edildiği Genel Kurmay Başkanlığı Harp Tarihi Encümeni'nin 16.8.1940 tarih ve 50605 sayılı “Harp Mıntıkaları Şehir ve Kasabaların İşgal ve İstirdat Tarihleri” hakkındaki kararı ile resmen kabul ve ilan edilmiştir. (90)
Son Fransız askeri Osmaniye’den 7 Ocak 1922 günü gitmiştir.
Milli mücadeleden sonra yurt gezilerine çıkan Mustafa Kemal Atatürk 16 Ocak 1925 günü Osmaniye’yi ziyaret etmiştir. Bu onurlu ziyaretin hemen ardından “Osmaniye Numune Mekteb-i İbtidaîsi” olan okulun adı “7 Kânunusanî Mektebi” olarak değiştirilmiştir.
Kurtuluştan hemen sonra, milli mücadele tanıklarının da hala yaşamakta olduğu bir zamanda okula “7 Kânunusani” adının verilmesi herhalde tesadüfi değildir.
Yiğit Osmaniye’nin zafer günü 7 Ocak bayramının 100. Yılı kutlu olsun!
D) SON SÖZ
Bize bu toprakları vatan yapan ecdadımızın en güzel hatıraları; adları, kahramanlıkları ve mezarlarıdır. Bize düşen görev onların hatıralarına saygı duymak ve sahip çıkmaktır.
Ey Kahraman Şehitler!
Ey Kahraman Gaziler!
Ey Kahraman Kuvayımilliyeciler!
Güzel şehrimiz Osmaniye’nin düşman işgalinden kurtulması için başlattığınız milli mücadelede görevinizi malınızla ve canınızla yaptınız, başarıyla tamamladınız. Bize şerefli bir tarih bıraktınız. Bu topraklar için akan kanınızdan doğan ay yıldızlı bayrağımızın altında biz bugün özgür yaşamaktayız.
Miras bıraktığınız şerefli adınızı ve inancınızı daima yaşatacağız.
Sizi unutmayacağız, unutturmayacağız.
DİP NOTLAR
77-Dr. Ebru Güher, age
78-Dr. Ebru Güher, age, s.119
79-Dr. Ebru Güher, age, s.125
80-Dr. Ebru Güher, age, 143
81-Mahmut Avdan, age, s.9
82-Dr. Ebru Güher, s.137
83-Mahmut Avdan, age, s. 9 “Müslüman milliyetçilerden başta Doktor Ahmet Alkan olmak üzere Mamo Mehmet Ağa, Hasan Fehmi daha birkaç kişiyi işgal bölgesi dışına sürdüler.”
-Ali Erat, Türkiye’nin İlk Demokrasi Hareketinin Öncüsü Osmaniye Kahramanı Dr. Ahmet Alkan, Hasret Matbaası, Osmaniye-2020, “Dr. Ahmet Alkan 1868 yılında Sivas’ta doğmuştur. Adana’da İlk, Ortaokul ve Lise tahsilini yaptıktan sonra 1890 yılında İstanbul Tıp Fakültesi’nden mezun olmuştur. 1898 yılında Fas Emiri’nin özel doktoru iken Emir’in kızı ile evlenmiştir. Fas’ın Fransızlar tarafından işgalinde hudut dışı edilen Dr. Ahmet Alkan İstanbul’a gelmiş 1. Dünya Savaşı’nda Suriye cephesine, milli mücadele yıllarında güney cephesine gönderilmiştir.
Cebelibereket Hükümet Tabipliğine tayin edilen Dr. Ahmet Alkan 1928 yılında Mutasarrıf tarafından Osmaniye Belediye Reisliğine tayin edilmiştir. 1930 yılında çıkan Belediye Kanunu’ndan sonra yapılan seçimlerde üç dönem Osmaniye Belediye Başkanı seçilen Dr. Ahmet Alkan 18.05. 1949 günü vefat etmiş, Osmaniye Asri Mezarlığı’na defnedilmiştir.”
-Dr. Mikail Kolutek, Cebelibereket Türk Ocağı ve Binası (1925-1941) makalesi, Tarih Okulu Dergisi (Online), Aralık-2020 “Cebelibereket Türk Ocağı 1928 yılı 5. Kurultayına temsilci göndermemiş olsa da ocağın idare heyeti ile ilgili veriler bulunmaktadır. Buna göre Cebelibereket Ocağında Reis Defterdar Tahir, Kâtip Muallim Sinan İbrahim, Murahhas Maarif Müdürü Lütfullah Osman, Muhasip Belediye Reisi Ahmet (Dr. Ahmet Alkan), Veznedar Bekir, Azalar; Mahkeme azasından Abidin, Müskirat İnhisarı Müdürü Muhittin Bey olarak görev yapmıştır.”
84-Taha Toros, age, s.278
85-Taha Toros, age, s.283
86-Ahmet Remzi Yüreğir, Yeni Adana Gazetesi, 17 Eylül 1953, sayı:8586
-Yard. Doç. Dr. Kemal Çelik, Milli Mücadelede Adana ve Havalisi (1918–1922), TTK basımevi, Ank.1999
87-Recep Dalkır, age, s.189
88-Kasım Ener, Çukurova Kurtuluş Savaşında Adana Cephesi, Kültür Bak Yay. Ank. 1999
89-Ahmet Kılıç, age, s.73
90-Ahmet Cevdet Çamurdan, age s. 95 ve 528