Eğitim-Bir-Sen Osmaniye Şube Başkanı Mahmut Kahraman, "Şiddeti önleyecek önemli bir aktör olması gereken eğitimciler bugün maalesef şiddetin mağduru durumuna gelmiştir." dedi.
Sendika salonunda açıklama yapan Kahraman, "Eğitimciler olarak sesimizin duyulmasını, mesajlarımızın alınmasını, şiddete çözümün artık ertelenmemesini, mesleğimizin daha fazla örselenmemesini istiyoruz." diye konuştu.
Karakter eğiticisi, ruh işçisi, geleceğin mimarı öğretmenlerin, ince bir sanatı icra ederken kaba bir muameleye maruz kaldığını belirten Kahraman, şunları kaydetti;
"Yusuf Elitaş, 15 Temmuz darbe ve işgal girişiminde hainlerin kurşunlarıyla şehit oldu. Şenay Aybüke Yalçın, ömrünün baharında, meslek hayatının başında teröristlerin kurşunuyla aramızdan ayrıldı. Necmeddin Yılmaz öğretmenimiz teröristler tarafından yolu kesilerek katledildi. Ayhan Kökmen öğretmenimizi, kendini bilmez birinin saldırısı sonucu, görevinin başındayken şiddete kurban verdik. Gülhan öğretmenimiz, okul çıkışında sokak ortasında sırtından bıçaklandı. Yücel Düzci öğretmenimiz, okul bahçesinde saldırıya uğrayan öğrencilerini korurken, gözü dönmüş saldırganların şiddetine maruz kaldı. Adına kütüphane yaptırdığımız Necmeddin Kuyucu öğretmenimiz, öğrenci kılıklı birinin bıçaklı saldırısı neticesinde hayatını kaybetti. Aslında kaybettiğimiz, sevgimiz, saygımız, merhametimiz, şefkatimiz, vicdanımız, izanımızdır.
Şiddeti önleyecek önemli bir aktör olması gereken eğitimciler bugün maalesef şiddetin mağduru durumuna gelmiştir. Eğitimcinin itibarını daha da artıracak, konumunu güçlendirecek, onu tehlikelere karşı koruyacak tedbirleri artık almak zorundayız. İşte tam da burada meslek kanununa ne kadar büyük bir ihtiyaç olduğu açığa çıkmaktadır. Eğitimci, şiddete karşı yasal güvenceyle korunan, kendisi bizzat şiddeti önleyen; eğitim ise şiddeti ortadan kaldıran bir enstrüman olmalıdır.
Bunun için, yetkili kişi ve kurumlardan sivil toplum örgütlerine kadar toplumun tüm katmanlarına sorumluluk düşmektedir. Başta Millî Eğitim Bakanlığı olmak üzere, bütün eğitim camiası, siyasiler, mülki idareler, aydınlar, gazeteciler, aileler bu konuda büyük bir aile olduğumuz şuuru ve duyarlılığı ile sorumlu davranmalıdır. Herkesi ilgilendiren, herkesin ilgili olduğu bir meselede, toplumsal duyarlılık bilinci ve farkındalık oluşturmak için herkesin yapacağı bir şey mutlaka vardır, olmalıdır.
Buradan hükûmete, TBMM’ye, siyasi partilere çağrıda bulunuyorum. Eğitimin, eğitim çalışanlarının sorunları çözüme kavuşturulmadan geleceğe umutla bakmamız, başarıyı yakalamamız mümkün değildir. Onun için diyoruz ki 2023 Eğitim Vizyonu lafta da rafta da kalmamalı, icraat için bir an önce adım atılmalıdır.
Bu duygu ve düşüncelerle, görevinin başında canice öldürülen eğitim çalışanlarının acısının yeni isimlerle katmerlenmemesi temennisiyle, şimdiye kadar hayatını kaybeden bütün eğitim çalışanlarına Allah’tan rahmet diliyor, şiddet olaylarını sona erdirecek tedbirlerin bir an evvel alınması,yasal düzenlemelerin ivedi bir şekilde yapılması talebimizi bir defa daha haykırıyoruz: Mesleğimiz daha fazla örselenmesin, şiddete çözüm ötelenmesin."