İstanbul Teknik Üniversitesi’nde İç Denetçi olarak görev yaptığımdan, Üniversitemiz Öğretim Üyelerinden Rahmetli Prof. Dr. Orhan Kural Hocam kendisinin “Çevre ve Toplum” dersine, Tüketiciler Derneği Başkanı olarak beni davet eder, o dersi alan üniversite öğrencilerine temel tüketici hakları konusunda yaklaşık iki ders saati süresince bilgiler verirdim. Rahmetli Hocam, İTÜ’den emekli olduktan sonra görev yaptığı İstanbul Aydın Üniversitesi’ne de beni davet etmiş, orada da üniversite öğrencilerine temel tüketici hakları konusunda bilgiler vermiştim.
İTÜ’de o dönemlerde dersine girdiğim, şu an Ankara’da önemli bir kurumda Uçak Mühendisi olarak görev yaptığını öğrendiğim bir kızımız yıllar sonra bana ulaşarak, yaşadığı bir mağduriyet konusunda yardım talebinde bulunmuştur. Kızımızın yaşadığı olayları ve karşılaştığı mağduriyetleri, hepimize örnek olması açısından sizlerle paylaşmak istiyorum.
Kızımız, MEB’e bağlı bir sürücü kursundan hizmet almak üzere 2019 yılında kayıt yaptırmış ve sözleşme imzalamıştır. Kayıt sonrasında sürücü kursundaki bir görevlinin taciz içeren imalı sözleri nedeniyle, kursa devam etmeme kararı almış ve hiçbir derse katılmayarak, hizmetten hiç yararlanmamıştır. Sürücü kursuna sözlü beyanda bulunarak, hiçbir derse katılmayacağını, hizmeti satın almayacağını ifade etmiştir. Sürücü kursuna yaptığı sözlü beyanı yeterli görerek başka bir işlem yapmamıştır.
Yaklaşık üç yıl sonra, 29.11.2021 tarihinde Muhtarlığa bırakılan Ankara 4. İcra Müdürlüğü’nün maaş haciz bildirimi tebligatı ile neye uğradığını şaşırmış, maaşına konulan haciz nedeniyle karşılaştığı maddi zararı ve çalıştığı kurumdaki sosyal itibarı nedeniyle oldukça üzüntü yaşamıştır. Haciz işlemlerini yürüten avukatlık bürosu ile yaptığı görüşmede, avukatlık bürosunun 8-10 adet benzer dosyayı takip ettiğini öğrenerek, parayı ödemek zorunda olduğu cevabını almıştır.
Kızımız haciz tebligatı sonrası bilinçli davranarak, önce bir avukattan icra takibi konusunda hukuki destek almış, ardından Tüketici Hakem Heyetine başvuruda bulunmuş ve sürücü kursu hakkında CİMER vasıtasıyla Milli Eğitim Bakanlığına şikayette bulunmuştur. Bunların dışında yapacağı başka bir işlem olup olmadığı ve tüketici hakem heyeti geç karar verir ve karar tarihinde sürücü kursu faaliyette bulunmaz ise maddi zararının nasıl karşılanacağı konularında tarafımızdan görüş ve öneri istemiştir.
Kızımızın yaşadığı üzücü durumu hiç birimizin yaşamasını istemiyoruz. İşin içinde ahlaksız davranışların bulunması, kızımızın bu nedenle sürücü kursuna devam edememesi ve sonrasında yaşadığı maddi ve manevi zararlar, olayı daha üzücü hale getirmektedir. İşletmenin ticari prensiplere ve ticari ahlaka yakışmayan müşteri politikası dışında, kızımızın, sürücü kursuna o tarihlerde sözlü olarak yaptığı sözleşmeden dönme beyanını yeterli görmesi, yazılı bir dilekçe ile başvuruda bulunmaması ve tüketici hakem heyetine o tarihte başvurmaması, bugünkü mağduriyetleri yaşamasına neden olmuştur. Yaşadığı ahlaksız davranışları ispat ve delil açısından maddi deliller ve şahitler ile ortaya koymada yaşadığı güçlükler, ceza hukuku başta olmak üzere başka hukuki yollara başvurmasını da engellemektedir.
Kızımız açısından icra takibine karşı dava açma, tüketici hakem heyetine başvuruda bulunma, yetkili mercilere şikâyette bulunma ve söz konusu sürücü kursunu kamuoyuna ifşa etme, izleyeceği yollardır. Benzer mağduriyetleri yaşamamak için, önümüze uzatılan her sözleşmeyi imzalamamamız, sözleşme içeriğini ve şartlarını iyi öğrenmemiz ve sözleşmeden dönme bildirimlerimizi mutlaka yazılı olarak yapmamız gerekmektedir. Sözleşmeden dönme dilekçemize olumsuz dönüş yapılması halinde, süresinde tüketici hakem heyetlerine başvuruda bulunmalıyız.
Hukuki yardım ve bilgi edinme konularında, bir avukattan, tüketici derneklerinden ve tüketici hakem heyetlerinden destek almalıyız. Avukatlar ve avukatlık bürolarının da bu tür olaylarda daha dikkatli olmalarını, meslek etiğine özen göstermeleri gerektiğine inanıyoruz. Yararlı olması temennisiyle, saygılarımla.
Levent Küçük
Genel Başkan
Tüketiciler Derneği (TÜDER)