Yerin beşik gibi sallanmaya başladığı dehşetli bir sarsıntı ile gözlerimizi uykudan açtık. Bütün aile banyo ile hol arasında küçük bir alanda sarsıntının geçmesini beklemek için toplandık. Çocukların bağırtı ve çağırtısı arasında, kesilen elektrikle birlikte oluşan zifiri karanlıkta, bitmeyen dehşetli bir sarsıntıyla sallandık da sallandık. Şimdi ev başımıza yıkılacak, şimdi altımızdaki zemin çökecek korkusuyla, sarsıntının tüyleri diken diken eden takırtılı bir uğultusuyla iki üç dakika öldük öldük, dirildik.
Bitmeyecek sandığımız dehşetli sarsıntı durunca telefonların ışıklarıyla kendimizi arabamıza attık. Dışarıda yağmur, soğuk, rüzgâr… Bir baba olarak korkumu gizlemeye, çocukları sakinleştirmeye çalışıyorum. Çocuklar AFAD toplanma merkezi filan yer dediler, arabayı hemen oraya sürdüm. Yüzlerce araba bizim bulunduğumuz bölgeye doğru akmaya başladı. Biz ulaştıktan sonra yollar trafiğe kapandı sanki. Siren sesleri, korna sesleri ve devam eden sallantı içinde kıyamet provası yapıyorduk.
Saatin dört buçuk olduğunu o vakit gördüm. Depremin Kahramanmaraş merkezli olduğunu, 7.5 olduğunu 4.17’de meydana geldiğini çocukların beyanıyla öğrendim. Telefonlarla kardeşleri aramaya, onlardan gelen aramalara cevap vermeye çalıştık. Şebekeler gittik. Üniversiteli ve liseli kızım sosyal medya aracılığı ile topladıkları haberleri aktarıyorlardı. Depremin merkezi Pazarcık oldu, şiddeti 7.7… Kızlarıma göre bu aşırı sakinliğim de bir şoktu, beynim durmuştu ve onların bağırtı çağırtısına göre hareket edebiliyordum. Mümkündü, her şey mümkündü.
Toprağın yâr olmadığını görüyorduk. Hava aydınlanmaya başlayınca dehşetli sarsıntının görüntüleri ortaya çıkmaya başladı. Karşımızdaki binanın duvarları patlamış, dökülmüştü. Yolun öbür tarafında, arada bir bina yıkılmıştı. Enkaza müdahale ediliyordu. Salı Pazarı alanında yüzlerce araç, insanlar korkuyla bekliyordu. Arabamı güçlükle alandan çıkarıp eve döndüm. Çocukların itirazlarına rağmen evi ve çevresini görmeye geldim. Yanımızdaki direk üstü ev çökmüştü. Çöken evden anne ve kız yaralı olarak karşı komşuların yardımıyla kurtarılmıştı. Bizim deprem anındaki duyduğumuz o korkunç uğultuyu çöken evin gürültüsü de beslemişti. Çöken evi ilerisindeki üç katlı ev güneye doğru yatmıştı. Onun karşısındaki üç katlı ev hasarlıydı. Kuzeyimizdeki üçer katlı üç evin biri hariç diğerleri hasarlıydı. Doğumuzdaki üç katlı ev ağır hasarlıydı. Yanımızdaki
“Yer o dehşetli sarsıntısıyla sarsıldığında” (Zilzal/1) toprağın bize yâr olmayacağını gördük. Yıkılan bina haberleri, ölen insanlar, Kahramanmaraş, Hatay, Adana, Gaziantep, Malatya, Adıyaman, Diyarbakır, Şanlıurfa, Kilis ve Osmaniye... Depremin dehşeti gün ağardıkça, şebekelere çekmeye başlamasıyla birlikte gelen haberlerin vahametiyle daha bir korkunç hale büründü. Osmaniye’deki çok katlı binaların çöktüğünü, yıkılan onlarca binanın olduğunu komşulardan, koşuşturanlardan öğreniyorduk. Küçük bir kıyamet kopmuştu.
Elif 2 Yıl Önce
Benim o günün yoktu....bir saniye önce açıp çıkmaya çalıştığımız o demir kapı binanın çöküşü ile yüzüme carpmisve 14 yaşındaki oglumu olduğu gibi yere çarpmış can havliyle kaldırıma zor çıkmıştık kimseyi görmüyor ama çığlıklar duyuyorduk yağmurda insanlar bagiriysiyor kendini binadan atıyor bir baba kızını balkondan aşağıya uzatmış kapı açılmıyor diye bağırıyordu. Kadın iki çocuğu ile kaçmış diğerleri yukarıda kaldı diye feryat ediyordu.Surekli gökyüzünden birşeyler düşüyordu sesler bagirmalar her yeri aldı..arabayı bulduk çocukları içeri koymamizla tekrar sallanmaya başladık arabadan geri indirdik kacamiyoruz gidemiyoruz her taraf toz duman sıkıştık Osmaniye istasyon caddesine binalar yıkılmış yollar kapanmış insanlar atlayıp ayağını kırmış imekleyerek kaçıyor çocuklarını bulamayanlar telaşlı arabalar birbirine girmiş ...tam iki saat sonra cikabildik caddeden çıplak ayak üzerimizde ıslanmış pijamaları mız her tarafımız pislik içinde dönüyor ayaklarımız...gün agirmasini bekledik bir köşede...manzara dehşet binalarda Yüzlerce ölü haftalarca uğraş sonrası...bitti istasyon caddesi şu anda yıkık bir hayalet sokak..
Ahmet 2 Yıl Önce
Allah bir daha böyle bir afet yaşatmasın. Çok acı, çok feci... Kelimeler kifayetsiz...